20.Yüzyılın başlarından itibaren kamu ekonomisinin milli ekonomi içindeki payı artma eğilimi göstermiştir. GSMH içinde kamunun payının artmasının nedeni o yıllarda görülmeye başlayan piyasa başarısızlıklarıdır. Devletin ekonomi içindeki büyüklüğüne göre d 20.Yüzyılın başlarından itibaren kamu ekonomisinin milli ekonomi içindeki payı artma eğilimi göstermiştir. GSMH içinde kamunun payının artmasının nedeni o yıllarda görülmeye başlayan piyasa başarısızlıklarıdır. Devletin ekonomi içindeki büyüklüğüne göre değişik yaklaşımlar vardır.
Klasik iktisatçıların ileri sürdükleri bir yaklaşım olup, devletin ekonomik faaliyetlerinin minimum olmasını öngörür. 1760 ile 1780 yılları arasında Fransa’da ortaya çıkmış olan Fizyokratik düşünceden liberaller etkilenmişlerdir. O nedenle Fizyokratlar, liberallerin öncüleri kabul edilir. Devlet faaliyetlerinin asgari seviyede tutulmasını öngörür
Liberallerin düşüncelerini özet halinde Ekonomi her zaman tam istihdamdadır. İnsanların homo economicus (şahsi menfaat) olduğu varsayımı vardır. Ekonomide bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler düşüncesinin faydalı olduğuna inanırlar. Say mahreçler yasasından bahsetmiştir.
Bu yaklaşım devletin, liberallerin varsayımlarında kendini bulan klasik görevlerinin dışındaki bazı faaliyetlere de katılmasını öngörmektedir. Ancak, devlet bu faaliyetlerde asli unsur değil tamamlayıcı mahiyettedir.
İktisadi rasyonalite yaklaşımı kendi içinde üç farklı şekilde tanımlanmıştır.
R.A Musgrave, bütçe politikası vasıtası ile devlet faaliyetlerinin hangi alanlarda ve hangi amaçlarla sürdürülmesi gerekeceğine dair yeni bir yaklaşım getirmiştir. Bu yeni görüşün temelde hareket noktası kamu fonlarının etkin kullanımıdır. Etkinlik kavramından da anlaşılabileceği gibi Musgrave de devletin müdahaleci fonksiyonlarının olmasını savunur. Yazara göre, devlet geleneksel hizmetlerin dışında şu nedenlerden dolayı faaliyette bulunmalıdır.
iii) Devlet kalkınma ve büyüme için üzerine düşen vazifeleri ifa etmelidir.
Keynes’in düşünceleri doğrultusunda oluşmuş bir yaklaşımdır, devletin ekonomiye müdahalesini öngörür. Ama Keynes’ten önce de iktisadi düşünceler tarihinde müdahaleciliği savunan yaklaşımlar olmuştur.
Bu yaklaşıma göre devlet şu amaçlarla ekonomiye müdahale etmelidir.
iii) Devlet ekonomik kalkınma ve büyümeye katkı yapmalıdır.
Bu yaklaşımda mülkiyet tümden devlete aittir. Tek müteşebbis vardır, o da devlettir. O nedenle üretim merkezi planlama ile devlet tarafından yapıları. Dağıtım da benzer şekilde devlet tarafından yapılır. İnsanların tümü devletin işcisidir. İktisatta konuştuğumuz dört temel üretim faktörleri bu sistemde devlet ve işci olmak üzere ikiye inmiştir. Ekonomide dinamizmin yakalanması bu sistemde zordur.